Genç kız tüm saflığıyla duygularını döktü çocuğa. Onun da
kendisini sevdiğine inanmıştı. Çünkü böyle olmasını çok istiyordu. Ters bir
cevap aldı ama devam etti anlatmaya. Sus dendi bu sefer. Anlatabilmek susmaktan
geçer bazen diye düşündü ve sustu. Saatler sonra çocuk yine kızın
dualarındaydı. Kız hıçkıra hıçkıra istedi onu. Hayatı onla görmek istiyordu. Dayanamadı
yine konuştu. En iyi dileklerini, kalbini yazdı kâğıtlara. Yolladı ona. Çocuk kızın
anlayamadığı bir tavırla sana sus dedim dedi.
Evet demişti ama kızın aşkı içine sığdıramadığı kadar büyüktü. Şimdi ise
bir yandan gözleri doluyor bir yandan duygularını geri içine atmaya
çalışıyordu. Kızamıyordu ona. O sus dediği için tekrar sustu. Ama bu sefer konuşmazdı.
Hiç konuşmazdı. Çocuk acaba ne yaptığının farkında mıydı? Bilerek isteyerek mi
söylemişti bunu? Kızın tanıdığı değildi o. Bu denli kıramazdı onu. Sevgi dolu,
iyi niyet dolu, yaşam dolu bir kızın hüngür hüngür ağlamasıydı hayat. Hayat ne
kadar acımasız derken anladı ki insanlardı acımasız olan. Birileri onun
iyiliğine sürekli kötülük katmaya çalıştı. Bir kelime içinde bin haykırış dışında
bin sessizlik etti. Kararlıydı konuşmamaya. Günden güne kendine de
susuyordu. Hiçbir şeyi yokken her şeyini
kaybetmişti sanki. Amaçları, çabaları, başarıları, dilekleri en önemlisi de
kahkahaları terk etti onu. Hiç biri onu bu hale terk eden kadar üzmedi. Kamburlarının
altında ezildi kız. Sensiz yaşayamam cümlesi belki çok bencilceydi ama
haklıydı. Yaşayamadı. Duygularını ancak koca bir denize sığdırabildi.
Bakış açını ve yazılarını beğeniyorum
YanıtlaSilhatta kıskanıyorum :)
Sen hep yaz, hep böyle güzel yaz.
çok teşekkür ederim çok mutlu oldum :) hep yazıcam
Sil