6 Ekim 2012 Cumartesi

Yalnızın Hikayesi

Bir varmış bir yokmuş. Aklı başka yerde olanın gözü uykuda olmazmış. Yastığına sarılır, bir o tarafa bir bu tarafa döner döner dururmuş. Duvarlar öyle hoş bakarlarmış ki alamazmış gözlerini. Halı desenleri desen onları anlatmıyorum bile... Gel gelelim ortada 4 duvarın yalnız bırakmadığı bir yalnız olduğu görülmüş. Çok içindeymiş yalnızlık. Sıkı sıkı sarmış onu. Şimdi yalnızlık gitmek istese de o bırakmaz olmuş. Günler günleri kovalamış. Canına tak etmiş kalbin. Yalnızlık çok ağır gelmeye, büyümeye başlamış. Sonunda sığamamış bir bedene. Gitme zamanım geldi demiş. Ama kapılar kilitliymiş. Bir şartla çıkabilirmiş yalnızlık o da kapıları açabilecek birinin gelmesiymiş. Çok beklemişler. Ümitler kesilmişken, en beklenmedik zamanda elinde anahtarlarla çıkagelmiş birisi. Tüm kapıları ardına kadar açmış ve yalnızlığın kaktığı yere oturmuş küçük prens. Genç kız alışıkmış büyütmelere. Küçük prensi büyütmüş büyütmüş kalbinde... Meğer yalnızlık her an geri dönmek için bekliyormuş kuytu bir yerde. Sonrası evvel zaman içinde kalbur saman içinde...