28 Eylül 2012 Cuma

Değiştim

İçim içime sığmıyor. Evlere, binalara, 4 duvar arasını geçtim, denizlere, dağlara sığamıyorum. Sığamıyorum hiçbir yere. Ben ben değilim uzun zamandır. Düşünemiyorum, ne yaptığımı bilmiyorum. Öylesine yaşıyorum. Bazen ne yaptım ben deyip pişman olsam da yaşıyorum. Kendime yeniğim. Herkese, dünyaya yeniğim. Duygularımı taşıyamıyorum artık. Ağır geliyor hepsi. Çok doluyum. Atamıyorum üstümden hiç bir yükü. Altında eziliyorum bütün bunların. Herkesin ne kadar dik duruyorsun dediği kız gitti ne olmuş sana böyle hiç iyi değilsin dediği biri geldi. Kamburlarım çıktı. Bir ayda 6-7 kilo verdim. Dile bile gelemiyor çoğu şey. Ne söylesem eksik. İçimde her şey çok fazla. Deli divaneyim ne zamandır. Haberim yok kendimden. Gideli çok oldu ama nerelere gitti bilmem. Görünen o ki çok çektirdim ona. Kendim bana dargın ben kendime... Zamanlar geçmiyor düşünerek. Hüsran sırası hep bende. Öyle zor ki teselli aramak. Gerçi arasam da bulamam. İçim içime sığmıyor. Duygularım çok yoğun. Çok doluyum. Sığamıyorum hiçbir yere.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Nooollllaarr Biraz Dahaaa


Her şey babamın beni uyandırmak için yatağıma yaklaşmasıyla başladı. Daha bir sıkı yapıştım yastığıma. Babam bana kıyamayıp geri döndüğündeyse dünyalar benimdi. Bir oh çekip misler gibi devam ettim uykuma. Ama sonu vardı biliyordum. Yaklaşık 16 saattir yataktaydım. 3 ayını yatakta geçirmiş biri olarak çok az geliyordu bu süre bana. Cumalar ne güzel günlerdi öyle kafayı vurup yatar ertesi gün öğlenlerine kadar uyurdum. İyi ki dersanem öğleden sonra. Ve aradan çok az bir süre geçmişti ki babamın tekrardan odama yol aldığını duydum. Artık kaçışım yoktu, uyandıracaktı. Adım sesleri içime bir öküz gibi oturdu. Kendiliğimden kalkmazsam babam gıdıklayarak uyandırıyooo...Çin işgencelerine maruz kalmaya dayanamazdım. Babamı yanımda hissettiğim an açtım gözlerimi. İlk sözleri içime oturan öküzün kilosunu arttırdıkça arttırdı.
    -anca yatıyon kalk annene yardım et biraz bir boka yaradığın yok ser şu çamaşırları sen eve yatmaya geliyon.......

Sonrası kalk zıkımlan dersaneye git derse gir tenefüse çıkamadan tenefüs bitsin geri derse gir tekrar tenefüse çıkama tekrar derse gir...

Biri kafama balyoz geçirse napıyon sen gardaş demicek duruma geldim.

12 Eylül 2012 Çarşamba

Tek Gerekensin

Akıp giden zamanda donup kalmış biri gibiyim.
En son birini özlememin ardından hiç zaman geçmedi.
En son birini çok sevmemin ardından hiç zaman geçmedi.
En son birini yanımda istememin ardından hiç zaman geçmedi.






Sen kalbimde barınmaya başlayalı uzun zaman oldu ve yanımda olmayalı da uzun zaman oldu.
Yalnızlığım çakılı hayatımın ortasına.
En son farklı bir şeyler yapalı ne kadar oldu hesaplayamam hatırlayamam bile.
Her şeyimle sana ait olduğumdan beri hep aynıyım. Seviyorum özlüyorum istiyorum...

Çok ihtiyacım var sana. Sadece gelmeni bekliyorum. Kurduğum hayallere tek yakışan sensin. Ya da hayallerimde tek seni istediğimden. Başımızı aynı yastığa koyup birbirimize bakmalıyız. O zaman birbirimizi anlayacağımızdan eminim. Gözlerim sana anlatacak her şeyi. Göğsüne yaslanıp kalp atışlarını duymak istiyorum. Bırakalım aşk bizimle kalsın. Sonra onu da alıp atalım kendimizi sokaklara. Sımsıkı hiç bırakmayacakmış gibi sarıl bana. Sarıl ve dans edelim delice. Kapat gözlerini benimle. İşte o zaman sadece biz olacağız dünyada. O kadar çok dans edeceğiz ki yorgunluktan kendimi sana bırakmak isteyeceğim. Tut ve götür beni bir göl kıyısına. İskeleye bırakalım kendimizi. Dinlenmek isteyeceğiz uzanacağız aynı gökyüzünde açılacak gözlerimiz. Ama sana bakmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Sen de vazgeçme olur mu ? Kalktığımızda beraber izleyeceğiz güneşin doğuşunu. Beraber hoşgeldin diyeceğiz ona ve her gün batımı beraber geçirdiğimiz gün için teşekkür edeceğiz güneşe. Biliyorum tüm bunlar olacak... Sadece beraber olmamız gerek.

6 Eylül 2012 Perşembe

Buna Nasıl Bir Başlık Konur Ki

   Nasıl bir ülkede yaşıyorum ya ben derdim çoğu zaman. Ve yine birileri cevapladılar bu bana. Gözlerimin önünde bir araba kaza yapıp kanala yuvarlandı. O arabanın acı frenini tüm hücrelerimde hissettim. Hemen elim telefona gitti. 112 yi telaşla korkuyla acıyla hüzünle çevirdim. Şoförün arabadan çıkmaya çalıştığını gördüm. O sırada telefondaki kadının sesi geldi. Soracağı soruları tahmin edip ona fırsat bırakmadan kazayı anlattım adresi verdim. Kadınsa oralı bile olmuyormuş oysa. Bana meşgul etme burayı deyip telefonu kapattığında anladım. Yaşadığım korkunun üzerine bu çok çok çok ağır geldi bana. Her gün gencecikken hayata gözlerini kapatan onca şehit onca anne onca baba onca evlat onca eş onca kardeş onca kuzen onca abi onca arkadaş onca dost onca torun en önemlisi onca insan kaybetmiyoruz sanki. Sanki az geldi ölenler. Meşgul ettiğim için kusura bakmasınlar ben ölüme terk edemiyorum insanları. Ne biçim bir insandır oralı olmayan? Madem yardım etmeyecek kimse niye oradalar?  112 diye bir numara neden var? Bu ülkede ölümler böyle. İçim acıyor. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. İnsanlığını bir çırpıda öldürenler var. Ben babamdan böyle görmedim. Böyle öğrenmedim tarih derslerinden. Ülkemiz için cephede gözünü kırpmadan savaşanlar, askerlere yardım için canını dişine takan teyzelerimiz nenelerimiz, bizlere mutlu bir gelecek bırakmak isteyenler, Atamız... Malesef kaybediyoruz bunları. Ben çok üzgünüm. Siz söyleyin kazalar olunca yaralılar can çekişince nereyi aramalıyım? Meşgul olmayan biri olursa sevinirim.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Toplu Taşıma Araçları Vol 2

DİKKAT YALNIZ VAR!

Otobüse elinde bir buket çiçekle binen birini gördüğünüzde yapmanız gerekenler ;
Önce hissettiğiniz bütün nefreti kini kıskançlığı tüm bencilliğinizle dışarı püskürtmek isteyeceksiniz. Sonra oturduğunuz yerden kapıya doğru uçar adımlarla atlayacaksınız. Sağ sol kroşelerle önünüze çıkan engelleri halt edip hedefe ulaştığınızda savaş başlayacak. Önce yalnızlığın ne demek olduğunu bilmediği için size karşı koymaya çalışacaktır ama kısa sürede pes eder. Çünkü yalnız ve mutsuz insan çirkefliği kimsede yoktur. Parçaladığınız çiçeği sap çöp tomurcuk demeden ağzına ağzına tıkacaksınız. Bu tür insanları bizi aç bırakan aşk doyurduğu için yemekte zorlanacaktır. Eğer otobüste sevgilisiyle oturup birbirine aşık aşık bakan gençler de varsa onlara da yedirmeyi unutmayın. Atabildiğiniz çifti atın ki otobüsten yükünüz azalsın.

Ve bütün bunları sadece içinizden geçirip -BENİM NİİİEİEİEİE YOOOK YYİİİİİİAA .S.S- diyerek her zamanki gibi yalnız yalnız oturmaya devam edeceksiniz. Şimdi müsait bir yerde inebilirsiniz.


4 Eylül 2012 Salı

Yüksek Doz Yalnızlıktan Ölebilirim

Her şeyden sıkıldığım ne yapacağımı bilemediğim depresyon stayla takıldığım bir döneme daha merhaba. İçim sıkılıyor dışım da sıkılıyor her hücrem sıkılıyor. Bir kere dünyaya küfür olsun diye doğmuş bir baş belam var. Kendileri kardeş olmayan bir kardeş. Sabahtan akşama kadar evde uçuşan tekmeler terlikler hakaretler... Geçen bir ilk olarak güzelce birbirimize sarılmıştık ki annem bu ilginç anı hemen fotoğraflandırmış. Neyse kavga da etmesem ölürdüm bir şey yapmamaktan. Okullar açılsın diyorum. En azından bir kaç insan yüzü görüyordum. Ev kızı gibi hissediyorum artık kendimi. Birazdan bulaşıklara falan girişecek moddayım. Duvarlar bana bakıyor ben duvarlara. Tavanlar üzüyor artık beni. İyi geceler diyebildiğim tek şey o. O da cevap vermiyor. Fazla doz yalnızlıktan ölebilirim. Hapşurunca bile çok yaşa diyenim yok. Oy başıma gelenler....