30 Temmuz 2012 Pazartesi

Hastalık Hastası



Siz bilmiyorsunuz hastalıklara yakalandım ben. Tamam, paramı cüzdanıma koymaya üşenip kardeşime verecek kadar üşengeç biriyim ama son zamanlarda üşendiğim çoğu şey hastalıktanmış. Üzerime öyle bir halsizlik çöktü ki… Kalktığım an yere düşüyorum. Bir baş dönmesi aldı başımı gitti. Bazen de böyle karıma bir ağrı saplanıyor kıvranıyorum falan. Bir de bildiğin esmer olmama rağmen cildim belirgin bir şekilde sararıp soldu. Biz de sarılıktan şüphelendik. E artık kalkıp bir doktora gideyim dedim. Annem hemen bir randevu aldı. Akşama kadar yattıktan sonra doktora gitmek için sabahın köründe kalkmak da koydu ama naparsın işte. Evden çıkmadan dedim bir tuvalete gidiyim. Oralarda tuvaletim falan gelir hastanenin tuvaletlerinde yapmak zorunda kalmayayım. Zaten hiç sevmem hastaneleri. Girdiğim an bir hastalık kokusu gelir, her yer mikrop falan… Neyse rahatladım çıktım evden. Babam da benle geldi, beraber gittik. Randevu olduğu için tabi sıranın önüne geçtik hemen. İçeri girdik. Doktora anlatmaya başlar başlamaz oruç tutuyorsan ondandır dedi. İşte bazıları bulmuş kısa yolu, kestirip atıyor hemen. Ben de ondan değil dedim. Bir de adam manyak mıdır nedir? Tamam, saygım sonsuz. Onca yıl okuyorlar. Her yiğidin harcı değil de… Adama su içmiyorum hiç bazen iki hafta susuz kalıyorum bir sorun olur mu dedim. Kola iç bir şey olmaz dedi. Herkes içmeyin zararlı der bu da böyle çıktı işte. Benim bakışları görünce bir sürü tahlil falan verdi. Gittik tahlil vermeye tüpleri alırken kadın 2 tane de kutu vermesin mi… büyük abdest, küçük abdest… Ben tabi yıkıldım. Kan tahlilini de ilk defa vericem zaten bir heyecan oldu içimde. İğneyi gördüm ya hemen arkamı döndüm. Hemşireye de bakamam alın kolumu takılın siz dedim. Uzattım kolumu. Sen kan alırken hapşırmasın mı? Ödüm koptu yeminle. Damarıma da kökledi zaten. Böyle şeyler de hep beni bulur. Hayır, hapşırık yani ayda yılda bir gelir o da bana geldi. İçimden okumadığım lanet kalmadı. Neyse bunlar kanımı 5-6 tüp alıp bitirdikten sonra sıra idrar tahliline geldi ama ben de ağlıcak duruma geldim. Söyleselerdi önceden evde yapıp gelmezdim. Nasıl çıkarıcam ben şimdi. Tuvalet sırası bana geldiğinde girdim içeri ama nasıl kötüyüm anlatamam. Ikın ıkın yok anam olmayan şeyi nerden çıkarayım. Sonra birden kapı açılıverdi. Kadının biri baktı şöyle bir ooo sen daha yapma aşamasına geçememişsin çık benim işim 5 dakikalık dedi ama ben şok içindeyim. Öyle bir attı beni tuvaletten fermuarımı bile dışarıda çektim. Babam da zavallım bekle bekle ağaç olunca gönderdim onu. Gittim üst katlardan boş bir tuvalet buldum. Bir buçuk saat çıkmadım e anca yani. Hiç kolay değilmiş arkadaş. 3-4 kutu ıslak mendik bitirdim zaten. Şuraya deymiyim buraya deymiyim… Sancılarıma sancı katarak verdim artık tahlilleri. Sonuç olarak dizanteri olmuşum. Anlayacağınız vücudumda amipler barındırıyorum. Bir de demir eksikliği çıktı. Hapçı oldum ben de bir haftadır. Demir eksikliği saçlarımı döküyor sürekli. Kel olucam yakında. Bir de bir vitamin hapı bu kadar iğrenç olabilir. Burada küfrediyorum.  Lan kutusundan çıkardığım an bir koku salıyor etrafı. İlk gördüğüm de pembe bonibon gibiydi. Bir zevkle attım ki ağzıma o hayal kırıklığını benden iyi kimse bilemez. Eve gelince de anneme tuvalet olayını anlattım. E kızım hastane orası millet can derdinde dedi. Valla Allah yardım etsin herkese. Bana da etsin. Bir haftadan fazladır evden dışarı çıkmadım. Haliyle dışarıda olanlarla ilgili beni kandırmaya çalışan arkadaşlarım da mevcut. Kızım haberin yok suriyeyle savaş başladı diyenleri mi ararsın Tarkan intihar etti biliyor musun diyenleri mi? 

Benim tepki: koskoca pop star canına kıyıyorsa beni niye yaşıyorum ulllleeeeyyynn?

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Gitmesen De Olur


Eğer bir gün gideceksen,
Gitme
Eğer hala gideceksen
Sus…
Sesini duyarsam çıkmaz kulaklarımdan.
Bakma…
Görürsem gözlerini çıkaramam aklımdan.
Ellerimi tutma…
Daha çok ihtiyacım var onlara.
Parmak izlerin kalırsa ben de hiçbir yere dokunamam bir daha.
Öpme…
Her dokunuşun yakar tenimi.
Bilirim yanmayı, korkarım.
Sarılmaya kalkma…
İki elim kavuşursa vücudunda,
Belki de sonum olur bu buluşma.
Bırak dönsün dünya. Durdurma…
Durursa anlarım ki sarhoş ettiğindendir başımın dönmesi.
Bırak bilmeyeyim, dünya dönüyor diyeyim.
Biz olmayalım. Sen gelme.
Çok gelen de oldu giden de.
Şimdi gerek de yok veda da yok.
Gideceksen gelmeyeceksin.
Ama sen hep benimle kal.
Gitme.
Eğer bir gün gideceksen,
Gitme…

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Korkuyorum


Sessizce ağlamak… Ne seller olur gönlünde ama kimsenin ruhu duymaz. Yanında olmayı çok isteyip yanında olamamak… Hayalini kurarsın ama biri hunharca yıkar.
Âşık olmaktan korkuyorum ben. Seni körü körüne sevmekten korkuyorum. Ve artık çok geç gibi. Hatalarını teker teker siliyorum. Gözümde kocamanlaşıyorsun günden güne. Sen yokken yok olmaktan şikâyet ederken şimdi var olmaktan korkuyorum.  Eğer bir gün biterse diyorum. Başlayamıyorum. Kimseden değer görmezken senin verdiğin ufacık bir değere tutunmaktan korkuyorum. Ne olur âşık olmayayım. Ne olur alıştırma beni sana. Âşık olursam gözlerim yorulur. Yüzüne bak bak bitiremem. Gülüşünü kazırım aklıma. Utanırım, kızarırım. Ellerim hep elinde kalsın isterim. İndirmem başımı omuzlarından. Sana da yük olurum hem. Sinemaya gidelim isterim ama çok sakarımdır. Mısır dökerim üstüne tüm romantizm bozulur. Öyle çok severim ki sıkarım ben seni. Duygusallaşırım. Oto boka gülerken en ufak bir şeye ağlarım. Beni üzersen dayanamam. Kollarında ısınırsam bir kere artık beni tek ısıtan kolların olur. Sana çooooook güzel gözükebilmek için saatlerce hazırlanabilirim. Her buluşmamıza geç kalabilirim. Çok kıskanırım seni. İsyan edebilirsin. Say say bitmez. Zor iş değil mi?

Şimdi ne olur bitsin seni her an düşünmem. Hayalini kuruyorum da olmazsa diye korkuyorum.

Yağmurlar geziniyor şehirde. Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için ıslatıyor bu yağmur içimi.



14 Temmuz 2012 Cumartesi

Sogukarpuz Tatile Gitti de Geldi Bile




Sonun da çıkabildim tatile. Bir aydır hatta iki aydır bunun planını yapıyordum. Bir kere hemen pijamalarımdan kurtulup alışverişe doyamadım. Şunu sahilde giyerim, bunu gece çıkarken giyerim. Ayakkabılar takılar derken bir valiz doldu işte. Tabi tatil diyince insanı bir heyecan kaplıyor. Hayaller kurmalar başlıyor. Gidiyim de bir şöyle yaparım böyle yaparım… Bir zevkle valiz hazırladım ki anlatamam. Ama kardeşim bunun yarısı boş olarak geri döneceğini düşünüyordu. O kadar unutkanım ki her şeyimi orda burada unuturum. Kardeşim de neyini istesem inşallah unutursun da ben de seni bir güzel döverim der gibi bakıyordu. İlk defa böyle güzel bir tatil planı yaptığım için heyecanın da bolunu yaşadım. Oleyyy tatile gidicememmm sevincini yaşadım bayağı bir. Keşke bu kadar sevinmeden önce sabah 5 de gideceğimi de düşünseydim. Tatil aşkıyla gözden kaçırmışım ben onu. Neyse sabahın 5 inde gözümü arabada açtım. Sahil şeridi üzerinden gittiğimiz için deniz her daim yanımızdaydı. O bile uyanamamıştı daha. Yol da uzundu. En azından oturmaktan popomun uyuşacağı kadar. Ve bir yolculukta olmazsa olmaz kulaklık… Olmadı işte. Kulaklığım bozulduğu ve ben değiştirmeyi unuttuğum için arabanın ne olduğunu bilmediğim müziklerine kaldım. Neyse ki kötü sayılmazlardı. Müzik her türlü candır, kandır. Ama bir kulaklık nasıl unutulur anlamıyorum. Kadeeeeeeeeeer. kitap okuyayım dedm yollar o kadar dönemeçli ki dikkatimi toplayamadım.Uyurum ben ya arabada derken gözüme uyku da girmedi.  Sonra da hava aydınlandı zaten hiç uyuyamadım. Şimdi kusucam diye diye gittim bütün yolu. Tekerlekli her şey tutar beni. Kara poşetler kâbusum olmuştur ki sadece benim değil. Yolculuk arkadaşları mı da bıktırırım bu durumdan. Arabayı durdurduğum çok olmuştur veya otobüse kustuğum. Neyse tatilden iğrenç yerlere geldik :D  bayağı eğlendim canlarım 1 hafta boyunca :D gece kulüplerinde günümü gün ettim. Yakamoz eşliğinde güzel sahil geceleri geçirdim. Yakılan ateşler, gitarlar, deniz, kum… Çok iyi geldi bu tatil bana. Öyle ki bitmesini hiç istemezdim. Bir yaz aşkım eksik. Gerçi kış aşkım da yoktu benim. Şimdi yalnızlığım geldi aklıma. Tatilim de bitti. Tüm gün evde pijamayla oturma sezonunu yeniden açmış bulunmaktayım…

NOT: fotoğrafları yolda çektim arabadan ancak bu kadarı oldu :D bir de şu an pek bir şey unutmamışım gibi gözüküyor :D burdan kardeşime selamlar.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

İyi ki doğdum mu desem?


Her geçen gün kendimi daha karmaşık bir hayatın içinde buluyorum. 

Anlamakta güçlük çektiğim biraz daha isyan ettiğim bir hayat… Doğduğumuz günden uzaklaşırken aslında bir o kadar da yaklaşıyoruz. Gözlerimizi ilk defa açtığımız gün gibi, nereye geldim ben der gibi bakıyoruz hayata. Anlamazsak hakkında soracak sorumuz da olmaz eleştirilerimiz de olmaz. Biz 4 5 yaşlarındayken doktorlar, çocuğunuz bu yaşlarda çok soru sorabilir lütfen yardımcı olmaya çalışın, derler. Oysa biz büyüdükçe o annemizin babamızın korktuğu sorulardan daha çoğu oluşuyor beynimizde. Nedenler nasıllar amalar… Çünkü anlıyoruz. Bazen anladığımıza çok pişman olsak da anlıyoruz. Anlamadığımızda isyanlar başlıyor zaten. Hayat bir kâbustan uyanmak gibi, korkunun dibi. Belirsizlik… Rüya mıydı? Değil miydi? Ve bazen çimdiklenmek gerekiyor veya yüzünü yıkayan bir miktar su. İyi şeyler öğrenebilmek için zorluklar atlatıyoruz. Yaşayarak tecrübe kazanıyoruz. Yeni bir yaşa girmek yeni bir yıla girmek gibi hatta çok daha fazlası. Arzular, planlar, dilekler, yenilikler… Yeni bir yaş beraberinde bir sürü de yenilik getiriyor. Büyüdüğünü hissediyor insan. Eşek kadar oldun artık tabiri cup diye oturuyor üstüme. Büyüdükçe endişeler artıyor. Büyüdükçe sorunlar artıyor. Sevinçler artıyor. Hüzünler artıyor. Bizimle beraber her şey büyüyor. Anne… Baba… Evet, ben eşek kadar oldum ve bunca senedir bazen farkına varamasam da beni sevdiğiniz için çok teşekkür ederim. Arkadaşlarım onlar da iyi ki varlar. Çünkü hayat yalnız çok daha çekilmez.
Doğum günüm de dolunayı seyrediyorum. Ve şimdi tenimde rüzgârı hissetmek…



2 Temmuz 2012 Pazartesi

Boşluk




İnsanlar benim hep güleceğimi düşünür olmuşlar. Öyle bir çiviyle çakmıştım ki ağzımı kulaklarıma beni görmelerine hiç izin vermemişim aslında. Şimdi kendime mi kızmalıyım onlara mı bilmiyorum. Ne zaman gülmesem sorgulamalarından nefret ediyorum. Ben de insanım. Ben de durulurum. Ben de üzülürüm. Hayattan hep mutlu olmayı beklemiyorum. Ben sadece yaşadığımı hissetmek istiyorum. Çok mutlu veya çok üzgün… sıkıldım yok bir şeyim demekten. Bu hayata ayak uydurmak zor. Değişmemek zor. Amacım kendimi kaybetmemek ve nasıl tutunduysam kendime dışarıdan hiç belli olmuyorum. Kapılarını kapatmak bu olsa gerek. Ben kapatmakla da kalmamışım meğer kaç kilit vurmuşum. Bir şeyim yok cümlesi nasıl da beni anlatıyor. Evet, bir şeyim yok. Hiçbir şeyim yok. Yalnızlığı dibine kadar hissediyorum şu sıralar. Bir boşluğu hissetmek benimkisi. Kendimi bıraksam düşerim. Ve bir başkasından duyduğum hiç bir şey için uğraşmıyorsun sözü delip geçiyor bedenimi. uğraşmak... bilse içimde ne fırtınalar çıkartıp dinmesi için canımı dişime taktığımı...ama bilmezler. insanlar senin ne hissettiğini anlamazlar. anlıyorum seni demeleri ne kadar da saçma. kimse kimseyi anlamıyor işte. kimseye anlatamıyorum işte. bu yüzden belki de çoktan düştüm boşluğa. 

ben sadece yeni doğmuş bir bebek gibi ağlamak istiyorum. anlıyorum demelerine gerek yok. ben senin yanındayım desinler yeter.

1 Temmuz 2012 Pazar

Toplu Taşıma Araçları Vol 1



1 2 3 başla. Koş koş koş koş koş hadi kızım hadi kızım kop da gel sıyrıl da gel yardır kızım… sanırsın ki hipodromdayım.
Kalp atışlarım hırs yapıp sahildeki kum tanelerini geçmeye yeltenince ben de artık hipodromu burada kesmem gerektiğini düşündüm. Bir de koşarkenki halim var tabi. Öyle kötü öyle bakılmaz öyle yer sallandı lan dedirttirecek. At gibi olsam ne ala. Ben bildiğin çuvalın ayaklanmış hali.
Koşma yeteneğimi zirvede bırakıp görevlinin ne vardı bu kadar koşacak bakışları altında 1 bilet hehhehehhe lütfen hehehhe diyebiliyorum.  O kadar koşmamın ardından köpek gibi soluduğumun da üstüne çiziyorum. Yok, lan altını çizeyim. Ve tekrar yetişmem gerek inadıyla maratonu başlatıyorum. Tren göründüüüüüüüüü.  Issız bir okyanusa düşsem karar göründü deseler bu kadar sevinmezdim açıkçası. Trenin yanına geldiğimde başardım ulaştım kazandım havalarındayken trendeki insanlarla arama şak diye kapanan bir kapı giriyor.  Saniyelerin değerini bilin ben size söyleyeyim. Kendimi birden küçük emrahiye yapıyorum. Ne olur açın kapıyı. Benim hiç trene binmem olmadı. Amca amca size baba diyebilir miyim? Ellerim kapı camını açsanıza lan şiddetiyle tıktıklarken maalesef kaybettik diyorlar. Şimdi de bir hastane koridorundaymış gibi annneeeeeeeeeeeeeeeeee diye ağlıyorum. Derken trenin hareketiyle elim de kapıya yetişmez oluyor.
Daha yeni banyo yapmıştım. Boşuna mı terledim ben? Boşuna mı çevre kirliliği yaptım? Ettiğim küfürler o kadar hat safhaya gelmiş olacak ki tren birden duruyor. Acil alarm. İstop ettiler. Telsiz sesleri duyuluyor. Makinistin treni tekrar kaldırmaya çalışıyorum diyişi kulaklarımda. Bendeniz ne yapıyor peki? :D fırsattan istifade kapıyı açtırıp trene atlıyorum. Kaçın kurasıyım olum ben :D ooo nasıl da bindim amaa. Mutluluk mutluluk mutluluk… bir de inşallah ter kokmuyorumdur…