4 Temmuz 2012 Çarşamba

İyi ki doğdum mu desem?


Her geçen gün kendimi daha karmaşık bir hayatın içinde buluyorum. 

Anlamakta güçlük çektiğim biraz daha isyan ettiğim bir hayat… Doğduğumuz günden uzaklaşırken aslında bir o kadar da yaklaşıyoruz. Gözlerimizi ilk defa açtığımız gün gibi, nereye geldim ben der gibi bakıyoruz hayata. Anlamazsak hakkında soracak sorumuz da olmaz eleştirilerimiz de olmaz. Biz 4 5 yaşlarındayken doktorlar, çocuğunuz bu yaşlarda çok soru sorabilir lütfen yardımcı olmaya çalışın, derler. Oysa biz büyüdükçe o annemizin babamızın korktuğu sorulardan daha çoğu oluşuyor beynimizde. Nedenler nasıllar amalar… Çünkü anlıyoruz. Bazen anladığımıza çok pişman olsak da anlıyoruz. Anlamadığımızda isyanlar başlıyor zaten. Hayat bir kâbustan uyanmak gibi, korkunun dibi. Belirsizlik… Rüya mıydı? Değil miydi? Ve bazen çimdiklenmek gerekiyor veya yüzünü yıkayan bir miktar su. İyi şeyler öğrenebilmek için zorluklar atlatıyoruz. Yaşayarak tecrübe kazanıyoruz. Yeni bir yaşa girmek yeni bir yıla girmek gibi hatta çok daha fazlası. Arzular, planlar, dilekler, yenilikler… Yeni bir yaş beraberinde bir sürü de yenilik getiriyor. Büyüdüğünü hissediyor insan. Eşek kadar oldun artık tabiri cup diye oturuyor üstüme. Büyüdükçe endişeler artıyor. Büyüdükçe sorunlar artıyor. Sevinçler artıyor. Hüzünler artıyor. Bizimle beraber her şey büyüyor. Anne… Baba… Evet, ben eşek kadar oldum ve bunca senedir bazen farkına varamasam da beni sevdiğiniz için çok teşekkür ederim. Arkadaşlarım onlar da iyi ki varlar. Çünkü hayat yalnız çok daha çekilmez.
Doğum günüm de dolunayı seyrediyorum. Ve şimdi tenimde rüzgârı hissetmek…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder